Bir Avuç ile uzaklar yakın!

Amme Suresi Meali

Hayatın yoğun temposu içinde durup soluklandığımız, manevi bir arayışa girdiğimiz anlar vardır. Kimi zaman bir ayetin, bir surenin ismi bile ruhumuzda derin yankılar uyandırır. İşte o anlarda, kelimelerin ötesindeki manalara yelken açarız. Bizim için, Bir Avuç Derneği çatısı altındaki her bir gönüllü için, Amme Suresi Meali ifadesi de tam olarak böyledir. Bu sadece bir başlık değil, aynı zamanda bir sorumluluk çağrısı, bir vicdan muhasebesi ve bir umut feneridir. Bize, "büyük haber"in ne olduğunu, neden bu dünyada olduğumuzu ve amellerimizin ne kadar kıymetli olduğunu fısıldar. Bu derin manaları idrak etme çabası, derneğimizin her bir faaliyetine, attığı her adıma ruhunu veren en temel motivasyon kaynağıdır.

O Büyük Haber: Kıyamet ve Hesap Günü

Amme Suresi, daha ilk ayetlerinde insanı sarsan bir soruyla başlar: "Birbirlerine neyi sorup duruyorlar? O büyük haberi mi?" Bu büyük haber, üzerinde anlaşmazlığa düştükleri, kiminin umursamadığı, kiminin ise korkuyla beklediği o yeniden diriliş ve hesap günüdür. Günlük hayatın sıradan dertleri, iş güç, geçim kaygısı arasında insan ne kadar da kolay unutuyor bu gerçeği. Sanki her şey bu dünyadan ibaretmiş gibi, sonsuz bir hayat bizi beklemiyormuş gibi yaşıyoruz. Oysa Sure, bize bu gaflet perdesini aralamamız gerektiğini hatırlatır. Yakında, çok yakında herkesin o gerçeği bileceğini söyler. Bu, bir korkutma değil, bir uyarıdır; bir silkelenme, kendine gelme çağrısıdır.

Bizler, Bir Avuç Derneği ailesi olarak bu çağrıyı yüreğimizin en derininde hissediyoruz. Faaliyetlerimizi planlarken, bir ihtiyaç sahibinin kapısını çalarken aklımızda hep o büyük haberin sorumluluğu var. Geçen kış, Suriye’de bir çadır kente kömür ve battaniye dağıtımı yaparken tanıştığım yaşlı bir amcanın sözleri hala kulaklarımda. "Evladım," dedi, "bu getirdikleriniz bedenimizi ısıtır, ama sizin buraya kadar gelmeniz, bizi hatırlamanız var ya... İşte o bizim ruhumuzu ısıttı. Allah, hesabınızı kolay eylesin." İşte o an, yaptığımız işin sadece maddi bir yardım olmadığını bir kez daha anladık. Bu, hesap gününe olan imanımızın bir tezahürü, Rabbimizin huzuruna çıktığımızda "Kulum, sana verdiğim nimetlerle ne yaptın?" sorusuna yüzümüz ak bir şekilde cevap verebilme arzusudur.

Unutmamalıyız ki, o gün geldiğinde malın mülkün, makamın mevkinin hiçbir önemi kalmayacak. Geriye sadece "ellerimizle önden gönderdiklerimiz" kalacak. Yani yaptığımız iyilikler, bir yetimin başını okşayan ellerimiz, bir yoksulu doyuran çabamız, Afrikanın kurak topraklarında bir damla suya vesile olan niyetimiz... Bunların hepsi, o büyük günde en değerli hazinemiz olacak. Amme Suresi'ni okuyup anlamaya çalışmak, işte bu yüzden sadece bir ibadet değil, aynı zamanda ahiret için en karlı yatırımı yapmaktır.

Kainatın Muhteşem Düzeni ve İnsanın Sorumluluğu

Sure, bizi o büyük haberle sarstıktan sonra dikkatimizi etrafımızdaki delillere çeker. Allah'ın kudretini ve merhametini gösteren o muazzam sanat eserlerine... "Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? Sizi çiftler halinde yaratmadık mı? Uykunuzu bir dinlenme, geceyi bir örtü, gündüzü de bir geçim zamanı kılmadık mı?" Bu ayetleri okurken bir an durup düşünelim. Her sabah güneşin doğuşu, gecenin gelişi, yağan yağmur, topraktan fışkıran bin bir çeşit bitki... Hepsi ne kadar kusursuz bir nizam içinde işliyor. Hiçbiri tesadüf değil. Hepsi, tek bir Yaratıcının varlığını ve sonsuz ilmini haykırıyor.

Bu kusursuz düzen, insana aynı zamanda büyük bir sorumluluk yüklüyor. Mademki bu kainat bize bir beşik gibi sunulmuş, o halde bizim görevimiz bu beşiği korumak, içindeki dengeye saygı duymaktır. Bir Avuç Derneği olarak yürüttüğümüz su kuyusu projeleri, tam da bu felsefeye dayanıyor. Su, hayatın kaynağıdır. Allah'ın gökten indirdiği o bereketli suyu, ulaşamayan kardeşlerimize ulaştırmak, aslında kainattaki ilahi dengeye omuz vermektir. Bir kuyunun açılışında, çamurlu su içmekten kurtulan çocukların sevinciyle o temiz suyu kana kana içtiğini gördüğünüzde, yeryüzünü bir döşek kılan Rabbinize olan şükrünüz katbekat artıyor. İşte o an, insanın bu dünyadaki asıl vazifesinin bozmak değil, imar etmek ve yaşatmak olduğunu anlıyorsunuz.

Bazen bir gönüllümüz anlatmıştı, bu ayetleri okuduktan sonra yaptığı gıda yardımına bakışının tamamen değiştiğini... Önceden bunu sadece bir erzak kolisi olarak görürken, şimdi o koliyi bir ailenin "geçim vaktine" destek, evlerindeki "gecenin örtüsü" altındaki huzurlarına bir katkı olarak görüyormuş. Bu, manayı anlamanın hayata nasıl yansıdığının en güzel örneği. Yaptığımız her iş, dağıttığımız her bir avuç yardım, aslında bu muhteşem kozmik senfoniye uyum sağlama çabamızdan başka bir şey değil.

Amellerin Karşılığı: Cennet ve Cehennem Tasviri

Amme Suresi, son bölümünde ise bizlere yolun sonundaki iki durağı çok net bir şekilde tasvir eder: Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar (müttakiler) için hazırlanmış cennet bahçeleri ve azgınlık edip haddi aşanlar için bir dönüş yeri olan cehennem. Surenin bu kısmı, bir film şeridi gibi insanın önüne serilir. Cennetin tasvirinde huzur, mutluluk ve sonsuz nimetler varken; cehennemin anlatımında ise pişmanlık ve acı vardır. Bu bir tehdit değil, aksine bir merhamet göstergesidir. Rabbimiz, sonuçları önceden haber vererek bize doğru yolu seçme fırsatı tanıyor.

Bir Avuç Derneği'nin her bir ferdi için bu müjde ve uyarı, en büyük rehberdir. Bizler, "müttakiler için hazırlanmış o kurtuluş ve mutluluk" yurduna bir bilet arayışındayız. Bu bileti, parayla pulla değil; samimiyetle, fedakarlıkla ve bir kardeşimizin derdiyle dertlenerek alabileceğimizi biliyoruz. Yetim destek programlarımız, kurban organizasyonlarımız, ramazan yardımlarımız... Hepsinin temelinde, o gün geldiğinde Rabbimizin "razı olduğu" kulları arasına girebilme umudu yatar. Bir yetimin eğitimine destek olurken aslında onun geleceğini inşa etmenin, ona cennetin kapılarını aralayacak bir anahtar sunmanın hayalini kurarız. Bu, dünyevi bir beklenti değil, tamamen uhrevi bir özlemdir.

Surenin sonunda inkarcının, "Keşke toprak olsaydım!" diyeceği o büyük pişmanlık anı anlatılır. Bu, insanın tüylerini diken diken eden bir ifadedir. Bu pişmanlığı yaşamamak için bugünden tezi yok, harekete geçmek gerekir. Amme Suresi'ni anlamak, işte bu şuurla yaşamaktır. Her anımızın kaydedildiğini, her iyiliğin zayi olmayacağını ve her kötülüğün bir karşılığı olacağını bilmektir. Gelin, bu "büyük haber"e kulak verelim. Gelin, ellerimizle önden sadece iyilik ve güzellik gönderenlerden olalım. Bir Avuç Derneği olarak çıktığımız bu yolda sizlerin de desteğiyle, daha çok ihtiyaç sahibinin yüzünü güldürelim ve o kaçınılmaz güne hep birlikte en güzel şekilde hazırlanalım.


Anasayfa

Giriş/Üye

Hesap No

Bağış Yap

Sepetim