Bir Avuç ile uzaklar yakın!

Sadaka kurbanı yenir mi?

Hayatın getirdiği güzelliklere bir şükür, başımızdan savdığımız bir belaya bir teşekkür ya da içimizden kopup gelen saf bir iyilik yapma arzusu... Niyet ne olursa olsun, paylaşmanın ve başkasının derdiyle dertlenmenin en samimi yollarından biridir sadaka. Kurban ibadeti ise bu paylaşma ruhunun ete kemiğe bürünmüş halidir. Peki, bu iki ulvi niyet bir araya geldiğinde, yani bir sadaka kurbanı kesildiğinde ortaya çıkan en merak edilen sorulardan biri şudur: sadaka kurbanı yenir mi? Bu soru, aslında sadece bir fıkıh meselesi değil, aynı zamanda niyetin, paylaşmanın ve adanmışlığın derinliklerine inen bir kapıyı aralar. Gelin, bu kapıdan birlikte girelim ve sadaka kurbanının manevi ikliminde, Bir Avuç Derneği’nin şefkatli köprüsüyle yolculuğa çıkalım.

Sadaka Kurbanının Ruhunu Anlamak: Niyet ve Amaç

Sadaka kurbanı, adından da anlaşılacağı gibi, temelinde sadaka verme yani karşılıksız bir iyilik yapma niyeti taşıyan bir nafile ibadettir. Onu, Kurban Bayramı’nda kesilen vacip kurbandan veya bir adağın gerçekleşmesi sonucu kesilen adak kurbanından ayıran temel fark da budur. Herhangi bir zorunluluğa bağlı olmaksızın, tamamen kişinin kendi iradesiyle, Allah rızasını kazanmak için gerçekleştirilir. Bazen sağlığına kavuşan birinin dilinden dökülen bir şükürdür, bazen yeni bir işe başlarken duyulan heyecanın bir yansımasıdır, bazen de sadece dünyanın bir başka ucundaki tanımadığı bir kardeşinin sofrasına bir tebessüm kondurma arzusudur. Bu kurbanın belirli bir zamanı yoktur; yılın herhangi bir gününde, kalpten o niyet geçtiği anda kesilebilir.

Bu ibadetin özünde yatan felsefe, sahip olunan nimetleri paylaşarak hem veren elin manevi bir arınma yaşamasını sağlamak hem de alan elin yüzünü güldürmektir. Aslında bu, "komşusu açken tok yatan bizden değildir" hassasiyetinin bir tezahürüdür. Modern hayatın koşturmacası içinde unuttuğumuz, belki de ıskaladığımız o derin toplumsal dayanışma ruhunu yeniden canlandırır. Düşünsenize, sizin burada bir iyilik niyetiyle attığınız adım, kilometrelerce ötede, belki de yıl boyunca et yüzü görmemiş bir ailenin bayramı oluyor. İşte sadaka kurbanının gerçek ruhu, bu köprüyü kurabilmektir. Bizler, Bir Avuç Derneği olarak, tam da bu ruha hizmet ediyoruz. Bize emanet edilen her bir kurban vekaleti, sadece bir kesim işlemi değil, aynı zamanda bir umudun, bir duanın ve bir kardeşlik mesajının en saf haliyle yerine ulaştırılmasıdır.

Unutmayalım ki, niyet amellerin temelidir. Sadaka kurbanında niyet, gösterişten uzak, riyadan arınmış, sadece ve sadece Yaradan'ın rızasına odaklanmış olmalıdır. Bu samimiyetle kesilen kurban, sadece bir et parçasını dağıtmak değil, aynı zamanda bereketi, sevgiyi ve umudu da çoğaltmaktır. Her bir lokmasında binlerce dua saklı olan bu et, hem dağıtanın kalbini hem de ulaştığı sofraları nurlandırır. Bu yüzden sadaka kurbanı, maddiyatın maneviyatla buluştuğu en güzel anlardan biridir.

En Çok Merak Edilen Soru: Sadaka Kurbanının Etini Kimler Yiyebilir?

Gelelim en can alıcı soruya. Bu kurbanı kesen veya kestiren kişi, ailesi ve yakınları bu etten istifade edebilir mi? İslam alimlerinin ve Diyanet'in görüşleri bu konuda oldukça nettir: Evet, yiyebilir. Sadaka kurbanının etinin tüketimi konusunda, adak kurbanındaki gibi katı bir yasak bulunmamaktadır. Adak kurbanında, adağı adayan kişinin kendisi, eşi, anne-babası, dede-ninesi, çocukları ve torunları, yani usûl ve fürû olarak tabir edilen yakınları o etten yiyemez. Çünkü adak, bir nevi borç ödemedir ve borcu olan kişi, borç olarak verdiği şeyden faydalanamaz. Ancak sadaka kurbanı bir borç değil, gönülden kopan bir ikramdır.

Bu noktada önemli bir ayrımı belirtmek gerekir. Etin yenilebilir olması, tamamının evde tüketilmesi gerektiği anlamına gelmez. Sadaka kurbanının fazileti ve ruhu, onun ihtiyaç sahipleriyle paylaşılmasında gizlidir. Alimler, kesilen kurbanın etinin üç parçaya bölünmesini tavsiye ederler: Bir parçasının kurbanı kesenin ailesi için ayrılması, bir parçasının komşu ve akrabalara ikram edilmesi, son ve en büyük parçanın ise gerçekten ihtiyacı olan yoksullara dağıtılması en güzel (müstehap) davranıştır. Hatta imkanı olanın, kurbanın tamamını dağıtması, bu ibadetin sevabını ve bereketini katbekat artıracaktır.

İşte Bir Avuç Derneği’ne verilen kurban vekaletleri bu noktada devreye giriyor. Sizler, "benim adıma bu hayrı en doğru yerlere ulaştırın" dediğinizde, aslında bu en faziletli yolu seçmiş oluyorsunuz. Çünkü derneğimiz, kurbanlarınızı özellikle kuraklığın, yoksulluğun ve savaşların gölgesinde yaşam mücadelesi veren coğrafyalardaki gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor. Böylece sizin niyetiniz, sadece bir ailenin değil, bir köyün, bir yetimhanenin, bir medresenin sofrasına bereket olarak yağıyor. Yani evet, sadaka kurbanının etini yiyebilirsiniz, ama onu hiç tadamayanlarla paylaştığınızda alacağınız manevi lezzet, inanın çok daha doyurucu olacaktır.

Paylaşmanın Bereketi: Bir Avuç Derneği ile Hayrınız Dört Bir Yana Ulaşsın

Bir iyilik yaptığınızda, o iyiliğin nereye vardığını, kimin yarasına merhem olduğunu bilmek istersiniz. Bu, en doğal hakkınızdır. Sadaka kurbanı, sadece bir hayvanın kesilmesi eylemi değil, aynı zamanda titizlikle yürütülmesi gereken bir emanet sürecidir. Bu emanetin bilincinde olan Bir Avuç Derneği, bağışlarınızın her adımını şeffaflık ve hassasiyetle yönetir. Vekaletiniz bize ulaştığı andan itibaren, İslami usullere ve hijyen kurallarına uygun şekilde, uzman ekipler gözetiminde kesim işlemleri gerçekleştirilir. Bu süreçte en çok dikkat ettiğimiz şey, kurban etlerinin adil bir şekilde ve gerçekten ihtiyaç duyan kişilere ulaştırılmasıdır.

Peki, bu kurbanlar kimlerin sofrasına ulaşıyor? Bu iyilik halkası kimleri kapsıyor? Gelin birlikte bakalım:

Afrika ve Asya'nın Yoksul Bölgeleri: Yıl boyunca temel gıdaya dahi ulaşmakta zorlanan, temiz su kaynaklarından mahrum, kuraklığın vurduğu köylerdeki kardeşlerimiz.

Yetimler ve İlim Talebeleri: Anne-babasını kaybetmiş, himayeye muhtaç yetim yavrularımızın ve hayatını ilim öğrenmeye adamış talebelerin okuduğu medreseler.

Savaş ve Afet Mağdurları: Evini, yurdunu kaybetmiş, bir lokma ekmeğe muhtaç durumda olan savaş ve doğal afet mağdurları.

Kimsesiz ve Yaşlılar: Kendilerine bakacak kimsesi olmayan, toplumun şefkat eline en çok ihtiyaç duyan yaşlı ve kimsesizler.

Bu listeyi uzatmak mümkün. Önemli olan, sizin "bir avuç" iyiliğinizin nasıl devasa bir mutluluk dalgasına dönüştüğünü görebilmektir. Bağışçılarımıza, kurbanlarının kesim anına dair isme özel videolar ve fotoğraflar göndererek bu mutluluğa bizzat şahit olmalarını sağlıyoruz. O videolardaki bir çocuğun gözündeki parıltı, yaşlı bir annenin dilinden dökülen içten bir dua, inanın, bu dünyadaki her türlü maddi karşılığın üzerindedir. Kurban, paylaştıkça bereketlenir. Siz de sadaka kurbanı niyetinizi Bir Avuç Derneği aracılığıyla gerçeğe dönüştürerek, bu evrensel iyilik hareketinin bir parçası olabilirsiniz. Unutmayın, bir avuç tebessüm, bazen bir dünyayı değiştirebilir.


Anasayfa

Giriş/Üye

Hesap No

Bağış Yap

Sepetim