Bir Avuç güvencesiyle.

Tanzanya’da Üç Günlük Bayram Hikayesi: Sevgi ve Yardımlaşmanın İzi

Tanzanya’ya ilk adım attığımız andan itibaren farklı bir dünyanın kapıları aralandı. Tozlu yolların kıyısında teneke ve tahtalardan yapılmış derme çatma kulübeler, içinde hayat mücadelesi veren insanlar... Bir annenin, dört çocuğuyla birlikte yere eğilmiş, ota benzeyen bir şeyler hazırladığı sahne hafızamıza kazındı. Ne pişirdikleri ya da nasıl geçindikleri belirsizdi; fakat o manzara, bizlere bu coğrafyanın tüm gerçeklerini bir anda gösterdi.

Yol boyunca karşılaştığımız çocuklar, elimizdeki şekerleri uzattığımızda şaşkın bakışlarla bir an duraksıyor, sonra utangaç bir gülümsemeyle alıyordu. Bazıları sevincini saklamaya çalışsa da masum yüzlerinden ne kadar mutlu oldukları okunuyordu. İçlerinden birine güneş gözlüğü takıp onun bu halini kameraya kaydettik; gözlükle yaptığı komik hareketler hepimizi kahkahaya boğdu. Ardından yerel dans figürlerini sergileyen çocuklarla karşılaştık. Kendilerine özgü figürlerle şarkılarını söylemeleri, o anın enerjisini daha da artırdı.

Ertesi sabah, kurban kesim alanına doğru ilerlerken bir Kur’an kursuna uğradık. İçeriye adımımızı attığımızda 8-12 yaşlarındaki çocukların masum sesleriyle söyledikleri ilahiler yankılanıyordu. O küçük bedenlerin, zorlu hayat şartlarına rağmen Kur’an öğrenme çabaları bizleri derinden etkiledi. Sallanarak Allah’ı zikreden minik kalpler, her kelimelerinde umutlarını ve inançlarını yansıtıyordu. Onların duasına eşlik ettiğimiz o an, maneviyatın en derin huzurunu yaşadık.

Bayram sabahı geldiğinde, kesim alanı bayramın coşkusuyla dolmuştu. Çayıra yayılan hayvanlar, bağışçılarımızın emaneti olarak özenle hazırlandı. Kesim sırasında bölge halkı halkalar oluşturmuş, sabırla bekliyordu. Çocuklar ise merakla yanımıza gelip bize eşlik etti. Ekiplerimiz, onlara şeker ve hediyeler dağıtırken bazıları utangaç, bazıları ise sevinçle hediyeleri kabul ediyordu. Kameranın önüne geçip Türkçe kelimeler söylemeye çalışmaları, yüzümüzde gülümsemeler oluşturdu. Çekim sırasında kamerayı yere koyduk ve çocuklarla hep bir ağızdan rengârenk bir selfie çektik. O anın neşesi, orada geçirdiğimiz günlerin en güzel anılarından biri oldu.

Kesimlerin ardından etler dikkatlice torbalara yerleştirildi ve adil bir şekilde dağıtıldı. Yaşlılar ve gelemeyen aileler için ekiplerimiz, torbalarla evlerine kadar kurban etlerini ulaştırdı. Yol boyunca gördüğümüz her yüz, bu yardımlaşmanın ne kadar büyük bir anlam taşıdığını hissettiriyordu. Çocuklar ellerindeki şekerlerle sevinçle koştururken, kadınlar ellerinde kurban etleriyle evlerine dönüyorlardı.

Günün sonunda, güneş yavaş yavaş batarken kalabalıkların uğultusu azalıyor, ama içimizde bıraktıkları huzur yankılanıyordu. Son vedalaşmalar sırasında, küçük bir çocuk annesinin kucağında bize doğru yaklaştı. Ona çikolatamızdan bir ısırık verdik; minik elleriyle bize teşekkür ederken yüzündeki o masumiyet, o coşku, bu yolculuğun özeti gibiydi.

Son olarak araçlara binip Tanzanya halkına el sallarken, yüzlerinde gördüğümüz şükran ve mutluluk dolu bakışlar, üç gün boyunca yaptığımız her şeyin anlamını özetliyordu. Bir Avuç İnsani Yardım Derneği olarak, bu insanların hayatına dokunabilmek, onların bayram sevincine ortak olabilmek tarif edilmez bir mutluluktu.

Bu sadece bir yardım değil, aynı zamanda binlerce kilometre ötede kurulan kardeşlik köprülerinin bir göstergesiydi. Bağışçılarımızın emanetiyle orada olmaktan, onların sevgisini ve dualarını bu güzel coğrafyaya taşımaktan gurur duyduk. Yorulduk, ama içimiz huzur dolu bir şekilde, tatlı bir yorgunlukla ülkemize döndük.


Anasayfa

Giriş/Üye

Hesap No

Bağış Yap

Sepetim